Şu son Gezi olaylarına kadar belediyecilikte kötü olmadıklarını düşünüyorDum.
İstanbul’da olumlu baktığım icraatlere birkaç örnek verirsek; metrobüs, metro, baharda parkların-sokakların çiçeklendirilmesi, kentsel dönüşüm projeleri, yenilenen toplu taşıma araçları…
Bunların hiçbirinin yeterli olduğunu düşünmesem de ve belediyecilik namına yüzlerce eksik sayabilecek olsam da koyunun olmadığı yerde keçiye Abdullrahman Çelebi denmesinde bir mahsur görmemişim demek ki…
Ha bir de… kapalı alanlarda sigara içmenin yasaklanması gerçekten çok isabetli bir karar oldu. Kimse o dumana maruz kalmak, rahatsız olmak, pasif içici olmak zorunda değildi. Belki de en iyi icraatıdır bu, bu hükümetin…
Ekonomide iyiye gittiğimizi falan düşünmüyorum. Ayrıca bu kadar özelleştirme ile bir zahmet kötüye de gitmeyelim. Böyle bir iyilik varsa bile bunun halka yansımadığını düşünüyorum. Zaten benzinin litresi 5,03 TL ile dünyadaki en pahalı benzin olmuşken; 2000’de asgari ücretle 816 (250 grlık) ekmek alınabilirken, 2013’de asgari ücretle 773 tane (250 grlık) ekmek alınabilmesi halkın daha da fakirleştiğinin delilidir. Asgari ücretle çalışan 2000’de de garibandı, şimdi daha da gariban ama bir de üstüne kendilerini aşağılayan, dalga geçen asgari ücretle paşalar gibi geçilir demekten gocunmayan, nur topu gibi bakanlarımız var:
http://www.haberturk.com/polemik/haber/ ... -gecinilirBu ülkedeki en temel sorun her zümrenin özgürlüğü sadece kendisi için istemesi. AKP haksızlığa uğrayan, sırf başörtülü olduğu için üniversitelere alınmayan, hatta aşağılanan kızlara haklarını kazandırdı ve bu çok iyi oldu. Bu bağlamda demokratikleşme sürecine katkısı oldu denebilir tabi ama kendileri gibi düşünmeyen, kitleyi de dışladı, hakir gördü, aşağıladı. Yani bu forumun sloganı olan “Ahlak bir cümlenin öznesi değişse bile onunla ilgili fikrimizin değişmemesidir” gibi çok temel bir maksime bile uymayı başaramadı. Özne kendisi olduğunda onayladığı cümleyi, özne başka birisi olduğunda onaylamadı.
Haksız kadrolaşmalarla üniversitelerdeki öğretim görevlisi kadrolarını doldurdu. Hakkı olan ve sırasını bekleyen akademik personelin yıllardır beklediği kadrolara, sırf kendi adamlarını atadı, gökten zembille indirdi. Gerçi bu kadrolaşmaları sadece üniversitelerde değil, tüm devlet kurumlarında yaptı. Belediyede memur kadrosuna başvuran insanlardan “politik referanslar” istendi vs. Bir yandan demokrasi çığırtkanlığı yapıp bir yandan öğretim elemanlarının rektörlük seçimlerinde seçtiği adaylar yerine seçilen adayların yarısı kadar bile oy almamış kendi adaylarını atadılar. Üniversitelerde fiziksel koşulları, derslikleri, hoca durumunu doğru dürüst tespit etmeden kontenjanları artırdılar ve eğitimin berbat bir hal almasına neden oldular.
Din bezirganlığı ise, bir müslüman olarak, bu hükümette belki de eeeen antipati duyduğum şey. Yaptığı hilelere, attığı iftiralara, söylediği yalanlara, kirli politik oyunlara dini alet etti… Bunlar başlı başına zaten yeterince kötüyken bir de İslam’ın, Allah’ın güzel adını işin içine soktu, bu kavramları kendiyle özdeşleştirmeye çalıştı. Kendisine benzemeyeni dışladı, bu durum kimilerini takiyye yapmaya itti.
Daha yazacak binlerce şey var şüphesiz… ama ilk aklıma gelen bunlar oldu.
Selamlar
Hayatta insanın varoluş sebebini sorgulamasından ve bulmaya çalışmasından daha önemli ne olabilir?